5 Şubat 2016 Cuma

Sahilde Kafka


        Bugüne kadar Japon edebiyatı hiç okumamıştım. Japonlarla ilgili okuduğum tek kitap Bir Geyşanın Anıları adlı kitaptı. Bu kitapta Amerikalı bir yazar tarafından yazılmıştı. Japon bir yazara ait bir kitabı ilk kez okuyorum.

      Kitap fantastik türde yazılan bir roman. Ben fantastik kitapları sevdiğim için bu kitabı da çok severek okudum. Bu roman 2005 yılında, New York Times tarafından yılın en iyi on romanından biri seçilmiş. 2006 yılında ise hem World Fantasy Ödülü hem de Franz Kafka Ödülü'nü almış.

      Gelelim kitabımızın konusuna: Kitapta iki ana kahraman var. Biri Kafka Tamura diğeri ise Nakata'dır. Kafka Tamura'nın babası bir heykeltraştır ve oğluna neredeyse hiç ilgi göstermez. İlgisiz ve sevgisiz büyüyen Kafka Tamura babasının kendisiyle ilgili kehanetinden etkilenir ve evden kaçar. Kehanet ise şudur: Kafka Tamura annesiyle ve kız kardeşiyle yatacaktır ve babasını öldürecektir. Yazar,  klasik bir Kral Oidipus konusuyla başlamış ( Yakın zamanda Kral Oidipus'u okumama da güzel bir tesadüf oldu). Kafka Tamura'nın annesi çocuğunu dört yaşındayken bırakır ve kızını da yanına alarak kaçar. Bu nedenle çocuk annesini ve ablasını hiç hatırlamaz. Her yattığı kadının annesi veya ablası olmasından şüphelenir.


          Nakata ise 60'lı yaşlarını yaşayan, okuma yazması olmayan, saf, kedilerle konuşan ve türlü kehanetler söyleyen ve doğa üstü olaylar yaratan bir kişidir. Bunları nasıl yaptığını kendisi de hiçbir zaman anlamaz ve açıklayamaz. Nakata'nın en güzel yanı ( bence tabi) sadece şimdiki zamanı yaşamasıdır. Saf ve akılsız olduğu için yaşadıklarının çoğunu unutur bundan dolayı geçmiş pek yoktur ( burada istisnalar var çünkü işlediği cinayeti hatırlar), gelecekle ilgili de hiçbir beklentisi olmadığı için gelecek kaygısı veya düşüncesi de yoktur. İki kahraman arasındaki bağlantı ise Nakata'nın işlediği cinayettir. Çünkü Nakata, Kafka Tamura'nın babasını öldürmüştür ve çok ilginç kanı Nakata'ya değil Tamura'ya bulaşmıştır. Çünkü babasını ölümünü isteyen kişi Kafka'dır. Bundan dolayı babasının kanı da Tamura'ya bulaşmıştır. Sanırım yazar, Franz Kafka'nın babasıyla yaşadığı sorunları da bu şekilde kitabına dahil etmiş.

         Ben kitabı okurken özellikle Nakata'yla ilgili kısımları daha büyük bir zevkle okudum. Nakata'nın karakterini de çok sevdim. Kitap fantastik türünde olduğu için doğa üstü pek çok olayı da barındırıyor. Örneğin; ölülerin yaşadığı bir orman içi, İkinci Dünya Savaşı'nda durup dururken bayılan onbeş küçük çocuk ( Nakata'da bunlardan biridir. Hepsi tek tek ayılır ama Nakata'nın ayılması haftalar sonra olur. Uyandığında da artık bambaşka bir çocuktur. Hem okuma yazmayı unutmuştur, hem de saf bir akılsız durumuna düşmüştür. Bu çocukları neyin bayılttığını çok merak etmeme rağmen ne yazık ki kitapta cevabını bulamadım), kedilerle konuşan bir adam, savaştan kaçan iki asker, gökyüzünden balık yağması, yine gökyüzünden sülük yağması, Tamura'yla konuşan "Karga"  adlı delikanlı... gibi. Bu arada bir bilgi Çekce'de Kafka, karga anlamına geliyormuş.

            Kitapta metforlara,  sembolik anlatımlara ve müzisyenlere çok ağırlık verilmiş. Bunlar kitabın konusunu zenginleştirmiş ve kahramanların sıradan insanlar olmaktan kurtarmış.

     
       
            Birazda yazardan bahsederek yazımı tamamlamak istiyorum. Yazar 1949 yılında Japonaya'nın Kyoto kentinde dünyaya gelmiş, gençliğini ise Kobe'de geçirmiş. Yazdığı kitaplarla pek çok ödül almış. Ülkesinde ise Amerikan edebiyatının etkisi altında kaldığı söylenerek eleştirilmiş. Şu an Japonya'nın en önemli yazarlarından biri olarak değerlendiriliyor. Kitabın Türkçeye çevirisini Hüseyin Can Erkin yapmış. Buradan kendisine teşekkür etmek istiyorum.  O'nun sayesinde akıcı ve güzel bir kitap okudum.

          Fantastik edebiyatı seviyorsanız bu kitabı mutlaka okumalısınız. Şunu da ekleyeyim;  kitabın sonunda benim gibi cevaplanmamış sorularla karşı karşıya kalabilirsiniz. Dediğim gibi merak ettiğim ama cevap bulamadığım sorularla kitap bitti. Bazı internet sayfalarında yazarın bu konuları, okuyucunun hayal gücüne bıraktığı yazıyor. Keşke öyle yapmasaydı da cevapları vererek kendi hayal gücüyle okuyucuyu bir kez daha şaşırtsaydı.

5 yorum:

kitaplarla beslenmek dedi ki...

Bende daha bir kaç gün önce "Sınırın Güneyinde, Güneşin Batısında" adlı eserini okudum. Çok beğendim. Yazarın diğer kitaplarını da okuyacağım inşallah.

Derdest fikirler dedi ki...

Yazarın başka kitaplarını da okumak istiyordum. Sizin söylediğiniz kitabı listeme ekledim. Teşekkür ederim.

kitaplarla beslenmek dedi ki...

O yazarın sıkı takipçileri bana şöyle bir sıralama verdiler."Sınırın Güneyinde, Güneşin Batısında" "İmkansızın şarkısı" "Sahilde Kafka". aklınızda bulunsun. Sevgiler.

Mai dedi ki...

Bunu severdim...sorular cevapsız bırakılmasaydı.
Her cevabın bin soruya ait kapıyı açtığı bir düşünce yapısına aitse insan bu tür film-kitap-sohbetler deli ediyor.

Harika bir kitap tanıtımı idi...teşekkürler

Derdest fikirler dedi ki...

İki kitabı da not aldım çok teşekkür ederim. Benimki biraz sondan başlamak oldu ama ne yapalım artık. Evet Kadriye bende cevapsız sorulardan hoşlanmıyorum. O yüzden kitabı genel olarak beğensem de kitabın sonunda hayal kırıklığına uğradım.

Yorum Gönder