13 Kasım 2015 Cuma

Pi



             Serinin son ve en kalın kitabını az önce bitirdim. Üçüncü kitapta da ana kahramanlar aynı kişiler, bunlara bir iki kişi daha ekleniyor. Eklenenlerden biri de Başbakan ( ya da cumhurbaşkanı). Bence yazar Tayyip Erdoğan'a söylemek istediklerini bu kitapta uzun uzun söylemiş. Ama Tayyip Erdoğan bu kitabı okur mu ya da kitap okur mu onu bilmem tabi.

           Bu kitapta da en sevdiğim karakter yine Deniz oldu. Hem saygı duydum hem de hayranlık. En dibe vurup da kendi elleriyle güç alarak kalkan kişilerin o güçlü hallerine hep hayran kalmışımdır. Kendi hayatımda,  örneğim hep bunlar olmuştur. Başarabiliyor muyum? Zaman zaman evet zaman zamansa ben de çaresizlik içinde kıvranabiliyorum. Öyle öyle geçiyor insanın kırgınlıkları, kızgınlıkları... Hayatta böyle zaten; inişli çıkışlı. Bazen güçlü bazen zayıf hissedersin. Ama yazarlar öyle kahramanlar yaratıyorlar ki ayağa kalkan kişi bir daha zayıflık hissetmiyor, bu kahramanlar da bana hep ütopik geliyor.

         Neyse biz yine dönelim kitabımıza. Pi, 700 sayfalık bir kitap. Bu kitapta iki şey çok hoşuma gitti. Hani varsa böyle bir yer gidip görmek isterdim. Biri Deniz'in yarattığı Sokak; hatta o dans gösterilerini de izlemek isterdim. Bu arada yazarın dipnotlarla verdiği müzik önerileri vardı. Kitabı okurken hiç üşenmedim ve her seferinde açtım bu müzikleri. Açmakla çok da iyi etmişim okumama güzel bir fon oldu. İster istemez 'yazar bu bölümü yazarken bu müziği dinlemiştir' diye düşündüm. Kesin öyledir.

          İkincisi ise kitabın sonuna denk gelen ve bir ütopyanın gerçekleştiği köyü görmek isterdim. Yazarın Ayşe Arman'la yaptığı röportajı okudum. Gerçekten bu köyü kurmak gibi bir amacı olduğunu, bu kitapları da onun için yazdığını, edebi herhangi bir iddiasının ise olmadığını söylüyor. Eğer öyleyse umarım o köye beni de alır. Hayal gerçekten çok güzel. Bir de oranın sanatçılar tarafından ele geçirildiğini düşünün -ki kitapta da öyle- tadından yenmez vallahi. Sanatla iç içe ve tamamen organik yaşayan bir köy. Ben de istiyorum bundan.

     
             Bu kitapta da imla hataları vardı. bu okumamı zorlaştırdı. Neyse ki çok fazla değildi (ama bu konuda takıntılarım var elimde değil).

           Kitapta dipnotlarda sadece müzik önerisi yoktu. Yazarın 2016'da yayınlamayı planladığı kitabından alıntılar da var. Kitabın ismi de belli Eden. Yaz kitapları olarak listeme alacağım ve onu da okuyacağım.

          Kitabın gençler tarafından okunduğunu görüyorum ve bunu çok olumlu buluyorum. Çünkü bu seriyle kendilerini sorgulayacaklar ve sanata daha çok ilgi gösterecekler diye düşünüyorum. Kimbilir belki bu kitaplardan sonra Ayn Rand'ı da okurlar. Azra Kohen bence Türkiye'nin Ayn Rand'ı olmuş, kendisi farkında mı bilmiyorum?

          Eğer beklentiniz edebi bir eser okumaksa bu kitabı tabi ki tavsiye etmiyorum. Akıcı ve konusu güzel olan bir kitap okumak istiyorum diyorsanız, bu kitabı tavsiye ederim. Okuyun bence. Çünkü okunmaya değer. Sevgiler...
       

3 yorum:

Gül Akça dedi ki...

Bu kitapları okumaya hiç yeltenmedim ama isimleri güzel ve dikkat çekici... anlamları ne biliyor musunuz? yani Pi matematikte bildiğimiz sayı mı? Fi, Fi tarihinden geliyor gibi mi? Çi herhangi bir şey çağrıştırmadı :( birde isimler kitabın konusu ile uyumlu mu?

Derdest fikirler dedi ki...

Fi matematikte bulunan altın oranı ifade ediyor. Hatta Vinci'ye göre insandaki estetik anlayış bu altın oranla oluşuyor. Pi matematikte sabit sayı. Çi ise Uzakdoğu felsefesinde, yaşam enerjisi olarak geçiyor. Yazarda bu anlamlarda kullanıyor ve kitabın konusuyla ilgisini de bence çok başarılı bir şekilde kurmuş. Fi'nin Fi tarihiyle ilgisi yok tamamen matematiksel.

Gül Akça dedi ki...

Altın oranı biliyorum da onun isminin Fi olduğunu bilmiyordum öğrenmiş oldum :)

Yorum Gönder